Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Git Artık

Daha ne kadar sürecek bu işkence? , Ne zaman çekip gideceksin aklımdan?  "Kendine iyi bak" deyip gittiğin gibi?  Zaten geleceğine hiç inanmadım ki.  Gelmeyeceğini bilerek neden bekledim ki?  Neden aklımda tuttum seni bu kadar?  Neden hiç hak etmediğin değeri verdim sana?  Neden sevdim ki seni?  Anlayamazsın ki sen...  Anlamanı da beklemiyorum zaten...  Evet çok sevdim seni...  Ama bu vazgeçmeyeceğim anlamına gelir?  Sen anlayamazsın ki zaten benim sevgimi.  Çünkü sen beni hiç sevmedin ki... Git artık ne olur, çık aklımdan.  Seni hatırlatan her şeyden ve tabi ki senden daha fazla nefret ettirmeden git...

Acı

Artı k dayanamıyorum. Yokluğun çok acıtıyor. Sensiz nefes bile alamıyorum. Aldığım nefes batıyor  ciğerlerime. Her defasında sensizliği içime çekiyorum. Gözlerim gülüşüne hasret... Kulaklarım duymazdan beri sesini öksüz... Gözyaşlarım bir daha gelmeyecek olmanın hüznüyle sarmaş dolaş... Burnumun direği sızlıyor ve boğazımda bir acı... Yutkunamıyorum. Ve kalbim... Sensizlikle gelen sessizliği  delercesine gümbür gümbür atıyor. Ve sen... Bunların hiçbirini bilmiyorsun...   

Hayırlısını İstemek

Bir şeyi çok istiyorsak , onun için dualar ediyorsak ve hala olmuyorsa ya o şey bizim için gerçekten hayırlı değildir, ya da sabretmeyi bilmiyoruz demektir. Belki istediğimiz şey olacak ama zamanı gelmedi, ya da olmaması bizim için daha hayırlı. Bunu biz bilemeyiz ki… Bize düşen mevlamızdan hiç vazgeçmeden istemek değil midir? İsterken hep hayırlısını istemek daha efdal değil midir? Çünkü biliyoruz ki o Allah her şeyin sahibi ve maliki, her şeye kadir, sonsuz kerem ve ihsan sahibi, yaratıcımız, bizi bizden iyi tanıyan, istediklerimizin hayır mı, şer mi olduğunu bilen… O'ndan başka kime dayanabiliriz ki? O'ndan başka kim sıkıntılarımızı giderebilir ki? O'ndan başka kimden isteyebiliriz ki? Biz her işimizde hayırlısını Rabbimizden isteyeceğiz, yılmadan dua edeceğiz. İstediğimiz şeyler olmuyorsa da bileceğiz ki muhakkak böylesi bizim için daha hayırlıdır, mevlamız o yüzden vermemiştir. Eğer sabredemezsek, isyan edersek, olmuyor diye durmadan dövünürsek bunun bize ne faydası...

Hoşgeldin Temmuz

Hoşgeldin Temmuz. Sen de diğer aylardan farklı olmayacaksın biliyorum. Sen gelince sadece bir ay daha yaklaştım son günüme. Bir gün daha yaşlandın düne göre. Ne içimde kopan fırtınaları dindirdin, ne de geleceğe dair umut getirdin bana. Söylesene seni dünden farklı yapan ne? Sadece ismin.  Gözyaşlarımı dindirebildin mi bugün? Peki varlığıyla acı veren aklımdan çıkmak bilmeyen hatıralarımı silebildin mi? Kaybettiklerimi geri verecek misin bana? Kısacık bir an bile olsa görmek istediklerimi gösterebilecek misin? Hasret kaldığım bana bakan o gözleri geri verecek misin , yoksa gördüğüm zaman yeniden hayat bulduğum o tebessümü  esirgeyecek misin benden? Yoksa hicran yolculuğun müdavim yolcusu olduğumu bilmiyormuş gibi yapıp hasret kaldığım mutluluğa mı eriştireceksin beni ? Bunların hiş birisi olmayacak. Ama yine de her şeye rağmen hoşgeldin Temmuz, safalar getirdin. Gelişinden sebep mutlu olanlar vardır elbet. Bizi mutsuzluğa mahkum edip, kendini mutlu zannedenler, geriye dönüp...

Özlem

Resim
Bazen anlatmak istediğin o kadar çok şey vardır ki anlatamazsın, kelimeler yetmez. Yazmak istersin, yazamazsın. Bir şeyler karalarsın ama anlatamaz içindekileri. Yüreğinde kopan fırtınaların yanında yazdıkların hafif bir esinti bile değildir. Söylemek istediklerin boğazına düğümlenir bir yumruk gibi. En çok konuşmak istediğin kişi yanında yoktur, belki de artık hiç olmayacaktır. En çok da bu koyar adama. İçini sızlatır. Kalbin her vuruşunda daha bir acıtır. Aldığın nefes bile buruktur. Aynı havadan soluduğunu bildiğin halde bir daha kavuşamayacak olmanın burukluğu… Onun için yazılmış her sözün, o hiç okumayacak  olsa bile sana onu hatırlattığı için ayrı bir yeri vardır yüreğinde. Acı bir "hoşçakal"la başlayan ayrılığın vuslata ermesi umuduyla yaşarsın. Küçük de olsa bir umuttur işte seni yaşama bağlayan. Ve özlersin… O kadar çok özlersin ki… Sadece onu istersin. Etrafında, yanında olan herkes anlamsız gelir sana. "O yok ya, siz olsanız neye yarar" dercesin...

Sabretmeyi Bilmeli

Sabretmek… Belki de en zor şey. Çektiğin acıların son bulmasını beklemek… Ya da özlemle beklediğine kavuşmayı beklemek veya bizi zorlayan herhangi bir şey... Sabretmek acıdır, zordur. Ama insan sabredemez işte. Bu yüzdendir hataları. Ama o gene de  onlardan ders çıkarmayı denemez. Halbuki biraz sabretse derdi veren dermanını da verecek… Bazen oluruna bırakmak gerek. Bırakmazsak eğer kendimizi üzdüğümüzle kalırız işte… Bunları yazıyorum belki ama her insan gibi ben de bazen sabredemiyorum, zamana bırakılacak şeyleri hemen olsun istiyorum, kurcalıyorum. Yarayı deştikçe deşiyorum. Ama ne yapabilirim ki? Sabretmem gerektiğini biliyorum, inşallah Allah hepimize kolaylığını verir de sıkıntılı günlerimizi feraha erdirir. Kasvetli gecemizi aydınlatır.  Sıkıntılı zamanlarımızda sığınacak limanımız yok ki O'ndan başka. İnsan teslim etmeli kendini yaradana ve her zaman hayırlısını istemeli. Çünkü biliyoruz ki O bize kaldıramayacağımız yükü yüklemez. Bize düşen içinde bulunduğumuz sın...

Gidemezsin

Her şeyi bırakıp gitmek istersin bazen... Çok uzaklara, seni kimsenin bulamayacağı yerlere... Hatıralarından kaçmak istersin belki de. Onunla yaşadığın anıların olmadığı yere.Sana onu hatırlatmayacak olan. Aslında sen unutmak da istemezsin, kimsenin  onun yerini almasını da. Ama acıtır artık bu şekilde yaşamak. Bazen "yeter artık, dayanamıyorum" diyesin gelir. O yüzden gitmek istersin. Ama ne yaparsan yap gönlünden bir parça kalır hep orada. O yüzden sen nereye gidersen git aslında gidemezsin...  

Yaşamın tek gerçeği: Ölüm

Resim
Hiç ölmeyecekmişiz gibi koşuşturuyoruz. Aklımıza getirmek istemiyoruz belki de. Her nefsin tadacağı gerçeği… Birbirmizi kırıp, incitiyoruz yok yere. Sanki bizi ölüm ayırmayacakmış gibi… Ve tabi araya ayrılık girdiğinde, artık dönmenin mümkün olmadığı o sessiz gemiye binildiğinde artık çok geç kaldığımızı fark ediyoruz. Keşkeler kuşatıyor beynimizi. Artık bir daha kavuşamayacak olmanın hüznü kaplıyor yüreğimizi. Ve peşimizi hiç bırakmayacak olan vicdan azabı  ekleniyor tüm bunlara. Keşke diyoruz, keşke değerini bilseydim senin, dargın olmasaydık birbirimize, dargın ayrılmasaydık birbirimizden. Her ölüm , yoldan geçen her cenaze bize en büyük dersi veriyor aslında. Nasıl yaşarsan yaşa, nelere sahip olursan ol, sonumuzun toprak olduğunu, nasıl O'ndan geldiysek yine O'na gideceğimizi anlatıyor bize. Çok sevdiklerimizin  değerini bilmiyoruz, bilemiyoruz. En ufak şeyde bile birbirimizi üzebiliyoruz. Peki soruyorum: şu yalan dünyada hayatın değişmeyen tek gerçeği olan ölüm önümüzde...

Her şeye rağmen demişken...

Her şeye rağmen vazgeçemezsin bazen. Ne yaparsan yap, vazgeçemezsin işte. Karşındaki sana ne kadar acı çektirirse çektirsin o olmadan yapamazsın. Bu kişi bazen  özlemle beklenen sevgili, bazen ayrı düştüğün bir arkadaşın olabilir. Yaşanmışlıklar girmişse araya ve artık eskisi gibi değilse her şey, üzer bu seni. Seni üzen ona senin olduğundan daha fazla değer vermendir belki. Belki de ne kadar adım atarsan at karşılık bulamamandır artık eskisi gibi. Uğraşırsın, çabalarsın ama gene de olmaz ya… Sen gene "değmezmiş" diyemezsin. Çünkü vazgeçemezsin. "Her şeye rağmen..."

Ertelememeli

Hayatta hiçbir şeyi ertelememeli. Daha sonra yaparım dememeli. Dememeli, çünkü hiçbir şey planladığın gibi gitmez ve hep bir şeyler çıkar önüne engel. İki kere düşüneceksin yapmadan;  ama karar verirsen yapmaya, engel de olmayacaksın kendine. İçinde kalsa daha mı iyi? Dikkatli olacaksın, sonuçlarını düşüneceksin ancak verdiğin karar her ne olursa olsun arkasında duracaksın. Hata yaparsan kabullenmeyi bilecek, ders çıkarmayı öğreneceksin.  Hem hatasız kul olur mu ki? Senden her zaman mükemmel olmanı bekleyenler varsa "kusura bakma" deyip geçeceksin. Yaptığın şeylerden pişman olursan eğer, bir daha yapmayacaksın. Çıktığın yolda daima başın dik yürüyeceksin, her ne yaşayacak olsan da en önemlisi deneyim kazanacaksın. Ancak her zaman erteler ve yola çıkmazsan eğer, aklının bir köşesinde duran o düşünceler yiyip bitirecek seni. O yüzden yola çıkmaktan korkmayacaksın ve ertelemeyeceksin...

...

Kelimeler kifayetsiz kalır bazen. Sen ne söylersen söyle o anlamaz. Anlamak istemez. Boş yere çırpınır durursun o bilmez bunu. Sadece basit bir oyun zanneder yaptıklarını. Ama bilmez ki bendeki değerini, ve böyle yaptıkça daha da önemsizleşeceğini. Sen yine de çabalar durursun. Beyhudedir artık yaşananlar. Araya bir buzdağı gibi girmiştir ayrılık. Bundan sonra sen yapacağını yapmışsındır ve karşılığını alamadıysan artık "eyvallah” demek  düşer sana. "tamam senin istediğin gibi olsun, kal sağlıcakla. "